Araştırmacıların özellikle ilgisini çeken şey, antik Yunan destansı filozof ve şair Philodemus Gadarski’nin eserlerinin kaydedildiği parşömenlerdi. Yaklaşık MÖ 110-40 yılları arasında yaşadı. Atina’da Sidonlu Zenon’un yanında okudu, ardından Roma’ya ve daha sonra Herculaneum’a taşındı. Philodemus, etik, teoloji, müzik teorisi ve şiirin yanı sıra felsefi okulların tarihleri üzerine eserlerin yazarı olarak bilinir. Herculaneum’un külleri altında bulunan papirüslerinden birine geçici olarak “Akademinin Tarihi” adı verildi.
Akademisyenler Philodemus’un burada Platon’un Akademisini tanımladığını varsayarlar. Tarihçiler hâlâ Akademi’nin ne olduğunu tartışıyorlar. Gerçekler az: Platon’un Atina şehir surlarının yakınında matematik, astronomi, doğa ve diğer bilimlerin çalışıldığı bir tür spor salonu kurduğu ve ayrıca spora da büyük önem verdiği biliniyor.
Diogenes Laertius’a göre Platon, dersler arasındaki molalarda öğrencileriyle felsefi tartışmalar yaptı ve ayrıca düzenli olarak sempozyumlar düzenledi; yine tartışmalar, sadece şarap ve zeytinle yapılıyordu. Şu anda tarihçiler Atina’daki Akademi’nin hukuki statüsü konusunda tam olarak net değiller; toprak neredeyse Platon’a ait değildi, ancak Platon tamamen onun emrindeydi. Sokrates’in öğrencisinin hangi prensiple dinleyici topladığı da belli değil. Bu nedenle araştırmacılar Philodemus’un çalışmalarına büyük umutlar bağladılar.
Pisa Üniversitesi’nden (İtalya) papirolog Graziano Ranocchia liderliğindeki Yunan Okulları Projesi’nden bilim adamları, çeşitli görselleştirme yöntemleri ve ek filolojik uzmanlık kullanarak Akademi Tarihi metninin önemli bir bölümünü restore ettiler. Kızılötesi, ultraviyole, termal tarama ve dijital mikroskopi kullandılar. Bu invazif olmayan yöntemler, işlenemeyecek kadar hassas olan veya çok katmanlı olan ve arkasında daha önce okunmaz hale gelen yazılar bulunan metinlerin incelenmesine olanak sağlar.
Papirüsün deşifre edilmesi, Platon’un bilinen biyografisinde önemli düzeltmeler yaptı. Filozofun köle olarak ikamet ettiği bilinmektedir. Ancak bilim insanları daha önce bunun MÖ 387’de gerçekleştiğini düşünüyordu. Sicilya’da. Platon, Syracuse’lu Dionysius’un yardımıyla ideal bir devlet kurmak için oraya geldi. İlk başta her şey planlandığı gibi gitti ama sonra hükümdar mükemmellikten biraz sıkıldı ve danışmanını köle olarak sattı. Ancak Philodemus’un deşifre ettiği “Akademi Tarihi” başka bilgiler de içeriyor.
Sokrates’in ölümünden hemen sonra (MÖ 399) veya hatta Aegina’nın Spartalılar tarafından ele geçirilmesinden sonra (MÖ 404). Philodemus ayrıca, yaşamının son saatlerinde Platon’la birlikte olan Mezopotamya’dan gelen Keldani bir misafirin daha önce bilinmeyen anılarını da anlatıyor. Ölmek üzere olan adamın acısını hafifletmek için yaşadığı evin sahipleri ona flüt çalan Trakyalı bir kadın getirdiler. Ölmekte olan filozofsa konuğun dikkatini defalarca ritim duygusu eksikliğine dikkat çekti.
Philodemus Gadarski eserinde büyük filozofun mezarının tam yerini belirtiyor. Daha önce, Akademi’nin arazisinde bir yerde nerede olduğunun bilinmediğine inanılıyordu. Philodemus, Platon’un, yaşamı boyunca kendisine adanan bir yerde, Museion’un (Muses tapınağı) yanına gömüldüğünü yazdı. “Yunan Okulları” projesi çerçevesinde Platon’un biyografisinin yalnızca yeni ayrıntıları bilinmedi. Philodemus Gadarski felsefe tarihi üzerine birçok eser yazmıştır. Bunların deşifre edilmesi ve diğer antik yazarların eserleriyle karşılaştırılması, bu dönemin tarihine ilişkin bilgilerimizi oldukça ciddi şekilde değiştirmektedir.