Safahat-ı Kalp, Nigâr Hanım’ın duygularını bir erkek kalemine teslim ederek özgür sesini duyurduğu; mektubun mahremiyetine sığınıp hislerini dünyaya açtığı şeffaf bir eser değildir.
Aksine karmaşık duyguların, tasavvufi ve mistik bir tonun hakim olduğu, kendini bir gösterip bir saklayan bilinç eşliğinde aşk, arzu, sevgi ve dostluğun analizinin yapıldığı bir hikayedir.
Nigar Hanım böyle bir hikaye için mektup-roman formunu kullanırken muhakkak ki bunun en mahrem duyguları en samimi şekilde paylaşmasına müsaade edeceğinin farkındadır.
Safahat-ı Kalp’i 1901’de kitap olarak yayınlayan İbrahim Hilmi Çığıraçan, önsözünde kitap için övücü sözlerle bahsediyor.
Sayfa: 160
“Eserle iftihar ediyorum”
Çığıraçan şöyle diyor kitap için; “Yayınıyla iftihar ettiğim şu eser, Nigâr Hanımefendi Hazretleri’nin yazdığı diğer eserlerin hepsinden üstündür. Bu, bir şaheser olacak ve kadınlarımızın edebiyat eserleri arasında ölümsüz edebî bir abide addedilecektir.’121 sene sonra yeni bir alfabeyle yayına hazırlanan bu aşk romanının bugün bize kalbin safhaları hakkında hâlâ söyleyecek sözlerinin olduğunu umuyorum.”